SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

AKDİYE BAHSİ

<< 3619 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِيُّ حَدَّثَنَا نَافِعُ بْنُ عُمَرَ عَنْ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ قَالَ كَتَبَ إِلَيَّ ابْنُ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَضَى بِالْيَمِينِ عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ

 

İbn Ebî Müleyke'den (şöyle) dediği rivayet olunmuştur: İbn Abbas r.a. bana bir mektup yazarak Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in, yeminin davalı üzerine düştüğüne hükmettiğini bildirdi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, şehadat, rehn, tefsiri sure (Al-i imran); Müslim, akdiye; Tirmizî, ahkâm; Ahmed b. Hanbel, I, 253, 288, 323, 351, 356, 363, II, 70.

 

 

AÇIKLAMA:

 

"Davacı" sözü, zahirî duruma ters düşen ve sükut etmesi davanm düşmesine ve davayı kaybetmesine sebep olan kimse anlamına gelir. Davacının sözleri zahire ters düştüğü için onun sözlerine inan­mak zor olduğundan kendisine inanabilmek için yemin etmesi yeterli değil­dir. Onun sözlerine inanabilmek için kuvvetli bir delil getirmesi gerekir.

 

Davalının sözleri ise zahire uygun olduğundan, onun kendini savunmak gayesiyle söylediği sözlerin doğruluğuna inanabilmek için sadece bir yemin etmesi yeterlidir.[Bk. Mübârekfurî, Tuhfetü'l-Ahvezî, IV, 571]

 

Binaenaleyh, hâkim huzuruna gelen davacıyı dinledikten sonra eğer davalı, aleyhindeki iddiaları ikrar ederse hâkim onu ikrarı ile il­zam eder, aleyhine hüküm vererek davayı neticelendirir. Fakat davalı, aley­hindeki iddiayı inkâr ve reddederse hâkim bu sefer davacıdan beyyine (delil) ister. Davacı bu beyyineyi getirerek davasını isbat ettiği takdirde hâkim da­valının aleyhine hüküm verir. Davacı davasını isbat için delil getirmekten ve dolayisıyle davasını isbattan aciz kaldığı takdirde, hâkim davacının isteğiyle davalıya yemin teklif eder. Eğer davalı yemin ederse davalıyı davadan men eder.[Bk. Süleyman Hasbî, Tafsil li-Tavzîhi'l Kavâidi'l-Fıkhiyye ve'l-Usûliyye Evvelil-Mecelleti'l- Ahkâmi'l-Adliyye,198.]

 

Eğer davalı yeminden kaçınırsa hâkim onun yeminden kaçınmasıyla hü­küm verip davayı neticelendirir. Davalı yeminden kaçındığı için davacıya yemin teklif edilmez. İmam Şafiî'ye göre ise, bu durumda hâkim yemini da­vacıya teklif eder, eğer davacı yemin ederse davacı lehine hüküm verir.[Bk. Erkan Arif, Gurer ve Dürer Tercemesi,IV, 160.]

 

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif hakkında Avnü'l-Ma'bûd yaza­rı şöyle diyor:

 

"Bu hadis; davacı ile davalı arasında bir görüşüp konuşma olduğu bi­linsin bilinmesin, davalıya mutlaka yemin ettirilir, diyen âlimler çoğunluğu ile Şafiî mezhebinin lehine bir delildir.

 

İmam Mâlik ile taraftarlarına, meşhur yedi fıkıh âlimine ve Medineli fakîhlere göre ise; davalıya yemin teklif edilmesi için davalı ile davacı ara­sında görüşüp konuşma, alışveriş yapma gibi bir ilişkinin bulunması gere­kir. Çünkü böyle bir şart bulunmadığı takdirde, kötü niyetli kişilerin yalan­cı şahitlere yemin ettirmek suretiyle fazilet sahiplerinin mallarını ellerinden alma fırsatı doğar.

 

Taraflar arasındaki bu ilişkinin mahiyyeti konusunda âlimler ihtilâf et­mişlerdir. Bazılarına göre bu, iki taraftan birinin diğerinden alışveriş ve ve­resiye muamele yaptığı bir ya da iki şahitle ispatlanmış olur. Bazılarına göre de, taraflar arasında böyle bir muamele yapılmış olmasının ihtimal dahilin­de olması bu ilişkinin varsayılmasi için yeterlidir. Ancak çoğunluk âlimlere göre; bu şartı geçerli kılacak kitaptan, sünnetten ve icmâdan hiçbir delil mevcut değildir."